Üvey babasının erkekliğine karşı doyumsuz arzusu aşikar. Kalın yarrağının tadını, sertliğinin yumuşak kıvrımlarına karşı hissini arzuluyor. Özlemi o kadar yoğun ki her düşüncesini, her nefesini tüketiyor. Sonunda şansını yakaladığında, onu hava için nefes nefese bırakan bir hevesle yutuyor. Onu derinlere ağzına alıyor, dili şaftının etrafında dans ediyor, elleri taşaklarını çalıştırıyor. Zevk ezici, onu ter ve arzuda sırılsıklam bırakan bir duyumlar senfonisi. Onu bindiriyor, bedeni ritmik olarak hareket ediyor, inlemeleri odada yankılanıyor. Birleşmelerinin yoğunluğu yadsınamaz, bedenleri zamanın kendisi kadar eski bir dansa sarılmış. Bu bir baba ve kız değil, hayat bu, sınır tanımayan bir cinsel arzu.